Eyyüp Güven ‘Anadil’ köşe yazısında Kürtçe’nin korunmasını yazdı
ANADİL
“Bir toplumu yok etmek için silahlara gerek yok. Dilini unutturmak yeterlidir“, diyor Konfüçyüs.
Bildiğiniz gibi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat gününü, “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiş ve ilk kez 2000 yılında, dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla “Dünya Anadili Günü” kutlanmaya başlamıştır.
Dil aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlayabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Anadil, insanın doğup büyüdüğü, aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği bilinçaltınainen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan temel unsurdur.
Dil konusunda yapılan bilimsel araştırmalar sonucu dünyada genel olarak, 6800 dilin var olduğu, bu dillerden sadece 2200 tanesinin alfabesinin, binlerce dilin ise dünya tarihinde hiç iz bırakmadan yok olduğu tespit edilmiştir.
Dil sadece bir iletişim aracı değil, bir ulusu ulus yapan temel unsurlardan biridir.
Dil unsuru, kültürel medeniyetlerin nesilden nesle aktarılmasını sağlamaktadır. Mezopotamya uygarlıklarının en önemli unsurlarından olan Kürt halkının dili incelendiğinde, Hint Avrupa dil ailesinin 6000 yıllık bir geçmişinden gelen bir dil olduğu görülmektedir. Tarihte Kürtler, Mezopotamya uygarlıklarının kadim kavimler kapısının anahtarı olmuştur.
Ancak Med İmparatorluğunun yıkılmasından sonra istilalar ve barbarca saldırılar sonucu, Kürt dilinin ve kültürünün gelişmesi engellemiş 1639 yılındaki Osmanlı ile Sefavidevleti asında yapılan “Kasr-ı Şirin “antlaşması Kürt dili üzerine başlayan asimilasyon politikasının ilk adımı olmuşve günümüze değin sürmektedir.
Anadil,çocuğun ailesinden özellikle annesinden öğrendiği dildir. Anadilini öğrenmek demek, sağlam bir kişiliğe sahip olmak demektir.
- Anadil özgürlüğü bir lütuf değildir,insanın insan olma gereklerinin birinci ilkesidir. Dünyadaki bütün halklar için bu durum nasılsa Kürtler içinde durum aynen böyledir.
Yıllardan beri süregelen toplumsal değişim ve etkileşim sonucu Kürtler, birçok yerde kendi dillerini unutma aşamasına gelmiş, hatta bir çok yerde dillerini unutmuşlardır. Bu yüzden anadilimiz olan Kürtçeyi hangi şartlarda olursa olsun öğrenmeli ve öğretilmesi için büyük bir çaba sarf edilmelidir.
Kürtçe; Ortadoğu ve dünya halklarının bir lehçesi ya da devamı değildir, bağımsız bir dildir.
Kendi ırkının temsili, toplumunun bütün boyutları ile yeterli ve çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir dildir. Kürtçe Etimoloji Sözlüğü’nü hazırlayan Dilbilimci Ali Kerim Husein, Kürtçenin Ortadoğu coğrafyasında yaşayan en eski dil olduğunu belirterek, “Anadilde eğitim olursa Kürtçe dünyanın en gelişmiş dillerinden biri olur. Dünyadaki dillerin geçmişi Kürtçede aranabilir” diye söz yazmaktadır.
Bu yüzden Kürt halkına düşen görev nedir ve neler yapılmalı?
—Anne ve babaların, çocuklarını Kürtçe dil kursları ve Kürtçe dili ile icra edilen kültürel faaliyetler içine almaları gerekir.
— Sadece evlerinin içinde değil, günlük çalışmalarında dahi her yerde Kürtçe konuşmalı.
—Kürt aydınlar, Kürtçe dil üzerinde çalışmalar yapan ve eser çıkaran yazarları incelemeli ve mutlaka yazılan eserleri okumaya çalışmalıdır.
—Maddi imkânları el verdiğince Kürtçe gazete ve dergileri alarak gerek aile gerek iş çevresindeki insanların Kürtçe görsel ve yazımsal eserleri almalarını teşvik edilmelidir.
—İnternet üzerindeki, Kürtçe web sayfaları incelenmelidir.
—-Ana dil üzerindeki baskılar, gelişmesini engelleyen bütün unsurların kaldırılması için yapılan bütün eylemlilikler, ana dille ilgili kampanyalara destek sunmalıdır.
Yani kısaca değinmek istediğimiz Kürtler, Kürtçe dilini yaşamın her alanında kendi benliklerinin bir parçası haline getirmeli ve gelinen noktadan geri gitmeden hep ileriye yönelik çalışmalarının içine girmelidirler.Kürtler, ana dillerini özgürce kullanabilmeli ve önündeki engellerin kaldırılması için mücadele etmelidirler. Saygılarımla